“… Ölüme mahkûm edilen bir kadın geceler boyunca bir gece daha kazanmak için öykü üzerine öykü anlatır. Mahkûmiyetinin labirentinde ona yol gösteren tek şey, öykünün ipliğidir. Anlattığı öykülerin içinde, insan hayatı satın almak için çoğunlukla kullanılan değiş tokuş sikkesi yine öykülerdir. İlkini, bir cinin oğlunu zeytin çekirdeğiyle kazara öldüren zavallı tüccar hakkındaki öyküyü hatırlamak yeterli olacaktır, orada geçen üç şeyhin her biri de korkunç babadan tüccarın hayatının üçte birini, ona öyküler anlatarak (satarak), satın alır (burada gerçekten dolaysız bir ticaret söz konusudur). ‘Ah, cinlerin baş tacı olan sen, bu ceylanla başıma gelenleri anlatsam, sen de muhteşem bir öykü bu desen, tüccarın kanının üçte birini bana verir misin?’”[¹]
Georgi Gorpordinov’un bu sözlerini okuyunca Şehrazad’ın büyük sırrı nedir diye düşünmeden edemedim. Evet, anlatacak hikâyeleri vardı ve bunlar, bilinmez bir süre canını kurtaracaktı. Ama onun asıl sırrı, seçtiği kelimelerle zamanı şekillendirmeyi bilmesi ve geceleri birbirine bağlayan bir anlatı köprüsü kurabilmesiydi. Öykülerini sadece kralı oyalamak için değil, dünyayı anlamlandırmak ve kaderine meydan okumak için anlattı.
Anlatıcının Gücü ve Zamanı Durdurma Sanatı
Yazma meselesine kafa yoran herkesin aklında bir soru vardır: Anlatıcının gücü nereden gelir? Şehrazad gibi her anlatıcı kelimeleriyle yalnızca hikâyeyi değil, zamanı da şekillendirir.
- Bir anlatı, okuru bir anın içine hapseder; zamanı durdurur.
- Okur, yazarın dünyasına dalar ve bir başkasının zamanına ait bir parça, kendi zamanına eklenir.
- Yazar, öyküsüne ne kadar hâkimse kelimeleriyle okurun zihninde bir anı biçimlendirir ve onu kendi zamanına taşır.
Zamanı Şekillendirmek
Bir yazarın en büyük gücü, en iyi bildiği konuda yazmasıdır. Konuya ne kadar hâkimse öyküsü o kadar güçlü olur. Peki, zamanı şekillendirmek için neler yapılabilir?
1. Zaman Akışını Kontrol Etmek
- Yazar, karakterlerin içsel dünyalarındaki geçişlerle dışsal olayların zamanını paralel bir biçimde işleyebilir.
- Geçişlerin ritmi, okuru hem geçmişe hem de şu ana taşıyacak şekilde kurulduğunda okur zamanın esiri olur.
2. Dilin Zaman Üzerindeki Etkisi
- Yazar, cümlelerin uzunluğunu ve yapısını kullanarak zamanı hem hızlandırabilir hem de yavaşlatabilir.
- Kısa, yoğun cümleler bir olaydaki hızlı gelişimi vurgularken uzun cümleler karakterin ruh hâlini ve içsel zamanını yavaşça açığa çıkarır.
- Bir karakterin düşüncelerine daldığı bir an, dilin yavaşlamasıyla zamanın durduğu hissini uyandırabilir.

3. Mekân ve Zamanın Bütünleşmesi
- Mekân betimlemeleri, okurun zaman algısını etkileyebilir.
- Sonsuzluk hissi yaratılan bir mekân, okura orada geçirdiği zamanın da genişlediğini hissettirir.
- Şehrazad’ın öykülerinde, zamanın işleyişini belirleyen unsurlar, anlatılan dünyanın sınırlarını zorlayan mekânlar ve olaylardır.
Kelimelerle Zamanı Durdurmak
Bir yazar, zamanı anlatısının aracı hâline getirebilir. Yazdıklarıyla okurda gerçek bir zaman duygusu oluşturmak hem teknik beceri hem de anlatı üzerinde güçlü bir hâkimiyet ister.
Şehrazad’ın sırrı da burada yatar: İyi bir öykü, okuru bir anın içine hapsederek zamanı parçalar ve her satırda yeni bir zaman yolculuğu yaratır. Yazarken, zamanı bir araç olarak kullanmak hem anlatıcının hem de okurun dünyasını dönüştüren en güçlü silah olabilir.
[¹] Georgi Gospodinov, Hüznün Fiziği, Metis Yay., 2024, s.190.